Dicle Toplum Araştırmalar Merkezi 2 Kasım'da Diyarbakır'da "Kürt meselesinde çözümsüzlük Türkiye'ye neler kaybettiriyor" başlığıyla bir konferans düzenledi. Konferansın açılışında konuşan DİTAM Başkanı Mesut Azizoğlu şunları söyledi:
Öncelikle neden bu toplantıyı düzenledik, sebebini sizlere anlatmak istiyorum,
Kürt meselesindeki çözümsüzlük 100 yıldır herkese kaybettiriyor.
halbuki, Kürt meselesinin çözülmesi için çok haklı ve insani gerekçeler var,
Kürtler yıllardır Türkiye toplumuna kimlikleri, dilleri ve kültürleriyle ilgili yaşadıkları haksızlıkları ve taleplerini anlatmaya çalışıyorlar, Devletin, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, Kürtlerin yaşadığı bölgeleri bilerek ihmal ettiğini ve bu nedenle ekonomi, sağlık, eğitim gibi hayatın hemen her alanında mağdur edildiklerini ispatlamaya çalışıyorlar.
Fakat maalesef bu gerekçeler Türkiye’de Kürt meselesinin çözümü için çok fazla dikkate alınmıyor.
Ama az önce dediğim gibi Kürt meselesindeki çözümsüzlük sadece Kürtlere değil bütün Türkiye’ye kaybettiriyor,
Bugün Kürtlerin yaşadığı illere baktığınız zaman Türkiye’ninnin diğer bölgeleriyle kıyasladığında hep geride olduğu görünüyor. Benzer şekilde dünyadaki genel istatistiklere-endekslere baktığımızda Türkiye’nin de dünyadaki durumunun kötü bir noktada olduğu ortaya çıkıyor.
Devlete ve hukuka güven duygusunun azaldığı, demokrasi krizinin derinleştiği, kutuplaşmanın, ötekileştirmenin hızla arttığı, dış politikadaki tıkanmışlık ve ekonomisiyle Türkiye hayatın hemen her alanında dünya standartlarının gerisinde bir yerlerde duruyor.
Türkiye’nin bu sıkıntılı durumunda “Kürt meselesindeki çözümsüzlüğün ne kadar etkisi var “
Bugün üç başlık altında bunları konuşacağız, çözümsüzlüğün
Toplumsal hayata etkileri,
Ekonomiye etkileri ,
Uluslararası ilişkilere etkileri .
Bu alanlarla ilgili çözümsüzlüğün Türkiye için yarattığı problemlerin görünür ve anlaşılır hale gelmesi, çözüm için yeni gerekçeler yaratabilir ve toplumun çözüm için ikna edilmesini kolaylaştırabilir.
Bugünlerde Kürt meselesiyle ilgili yaşanan gelişmelerin ardından herkes “devlet neden böyle bir adım attı” diye soruyor.
Bu soruyla ilgili genel-ortak düşünce, İsrail-İran çatışmasının Ortadoğu’da ve uluslararası alanda yaşatacağı sıkıntılar nedeniyle devletin böyle bir çalışma başlattığı yönünde,
Aslında bu cevap bugün tartıştığımız konuyla doğrudan alakalı,
Kürt meselesindeki çözümsüzlüğün Türkiye’ye etkileri son dönemlerde daha fazla görünmeye ve hissedilmeye başlandı. Ve devlet kendi açısından riskli gördüğü bir durum nedeniyle çözüm arayışına giriyor.
Kürt meselesinin çözümüyle ilgili bir ihtimal yaratmış olması nedeniyle bu adım kıymetli ve önemli,
Fakat Kürt meselesinde, 100 yıllık süreçte yapılan yanlışları doğru bir şekilde değerlendirmeden, diğer gerekçeleri ve talepleri göz ardı ederek, sadece tek bir gerekçe üzerinden bir çözüm aramak eksik bir yaklaşım olur ve çözüme ulaşmayı zorlaştırır. Çünkü bu sorunun çözüldüğü gün herkesin kendi gerekçesini bu çözümün içinde bulması gerekiyor.
Bugün burada çözümsüzlüğün toplumsal hayata etki bölümünü beraber konuşacağımız Bekir Ağırdır ve Vahap Coşkun‘a çok teşekkür ediyoruz,
Ekonomi bölümünü beraber konuşacağımız Erol Katırcıoğlu, Mesut Yeğen ve Mehmet Kaya’ya da çok teşekkür ediyoruz,
Yine uluslararası ilişkilere etkisi bölümünde konuşacak olan Serhun Al ve Faik Bulut’a da çok teşekkür ediyoruz.
Sonuç olarak Kürt meselesinin çözümü için çok haklı insani gerekçeler var, toplantımızın amacı da birbirinden farklı herkesin gerekçesini daha görünür hale getirmek, konuşmak, tartışmak.
Konferansta birçok uzman ve araştırmacı konuşma yaptı. Siyasal, ekonomik ve kültürel çatışmalar ele alınıp, çözüm konusunda nelerin yapılabileceği tartışıldı.
Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum saygılar sunuyorum