İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 763. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 763. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi.
Eyleme kayıp yakınları, Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekilleri Ceylan Akça, Serhat Eren, Adalet Kaya, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Aynı zaman da her hafta olduğu gibi çok sayıda çevik kuvvet ve sivil kolluk görevlileri alandaki yerini aldı. Bu hafta, Diyarbakır’da 25 Eylül 1991 tarihinde gözaltında zorla kaybedilen İbrahim Gündem’in akıbeti soruldu. Eylemde konuşmacıların, “Cumartesi İnsanları”, “Galatasaray Meydanı” gibi ifadeleri kolluk görevlileri tarafından anons aracından yapılan gürültü ile bastırılmaya çalışıldı.
Eylemde Kürtçe konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu Aksoy, şunları söyledi; “Değerli kayıp yakınları, hak savunucuları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve basın emekçileri; İran devleti tarafından ‘zorunlu başörtüsü kuralı’na uymadığı gerekçesiyle gözaltında uğradığı yoğun işkence sonucu katledilen Jina Mahsa Amini’yi ölümünün 1’inci yıl dönümünde saygı ile anıyoruz.
Bugün, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle sürdürdüğümüz eylemimizin 763. Haftası için bir aradayız.
Türkiye’de 90’lı yıllarda sistematik hale gelen gözaltında zorla kaybedilmeler ve failli meçhul cinayetlerin aydınlatılması için aralıksız mücadelemizi sürdürüyoruz.
Kayıp yakınları ve Cumartesi İnsanları, Koşuyolu Parkından, Batman, Van, Şırnak, Dersim ve Galatasaray Meydanı’na kadar birçok ilde hakikat taleplerini dile getiriyor.
Ancak devlet, bu talepleri görmezden geliyor hatta Galatasaray Meydanı’nı Anayasa Mahkemesi ihlal kararına rağmen haftalardır Cumartesi İnsanlarına kapatıyor. Anneleri ve hak savunucularını kötü muameleye varan uygulamalar ile gözaltına alıyor.
İnsan hakları savunucuları olarak, devletin derhal bu hukuksuz uygulamadan vazgeçerek Galatasaray Meydanı’nın Cumartesi İnsanlarına açılmasını talep ediyoruz.”
Ardından, yıllardır Koşuyolu Parkı’nda ağabeyi İbrahim Gündem’in akıbeti soran Feride Gündem ise Kürtçe şunları söyledi: “Her cumartesi burada kayıplarımızı arıyoruz. Kemikleri ve mezarlarımızı istiyoruz. Kardeşimi 1991 yılında götürdüler. Kardeşi hesabını sormaz mı sandılar. Bu davayı bırakmayacağız. Annem ve babam kardeşimi bulamadan yaşamlarını yitirdiler. Bizde onların izindeyiz. Her zaman burada olacağız. Kemiklerimizi, mezarlarımızı bize vermeyene kadar buradan ayrılmayacağız. Buraya kardeşimin mezarına geliyorum”
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren de şöyle konuştu: “Türkiye’de 90’lı yıllarda bu toplumda yüzbinlerce insan işkenceden geçirildi. Devlet tarafından kümelenen karanlık güçler tarafından on binlerce insanımız kaçırıldı, zorla kaybedildi, katledildi. O günden bu güne failler ile ilgi soruşturma yürütülmedi veya yürütülen soruşturmalar ve davalarla failler cezasızlık politikasıyla ödüllendirildiler. Devletin içindeki güçlü bir ekibin katkısıyla işlenen bu cinayetler ilgili hiçbir zaman yüzleşme gerçekleşmedi, hakikatler ortaya çıkarılmadı. Hakikatleri Araştırma Komisyonunun kurulması, yakınlarının ortaya çıkarılması için kayıp yakınları yıllardır mücadele ediyor.
Ama devlet her seferinde bu hakikat arayışını hukuka aykırı bir şekilde AİHM’den Anayasa Mahkemesi kararlarına kadar herkesin barışçıl gösteri yapma hakkına özellikle Cumartesi İnsanlarının Galatasaray Meydanı’nda yakınlarının akıbetini sorma konusundaki mücadelelerine her seferinde gözaltı, işkence ve ters kelepçe ile saldırıyorlar. Biz cumartesi insanlarının adalet arayışlarına sahip çıkacağız. Cumartesi İnsanları, gözaltında zorla kaybedilmelere ilişkin uluslararası sözleşmenin kabul edilmesini istiyor. Adalet mücadelesi son buluncaya kadar Cumartesi İnsanlarının yanında olacağız.”
İbrahim Gündem’in kayıp hikayesini, Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi okudu. Elçi, “İbrahim Gündem, 1952 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde Sarıerik(Qenderhel) Köyünde dünyaya geldi. Evli ve 9 çocuk babasıydı. Ailesi ile birlikte Hazro ilçesine bağlı Sarıerik Köyünde çiftçilik ve hayvancılık ile geçimini sağlıyordu.
25 Eylül 1991 tarihinde Diyarbakır’ın Hazro ilçesine bağlı Sarıerik köyünde ikamet eden baba Ahmet Gündem’in evine, gece saat 01.00 sıralarında Üsteğmen Kenan Şahin ve beraberindeki bir grup asker tarafından baskın düzenlenir. Baskında Ahmet Gündem’in oğlu İbrahim Gündem, askerlerce gözaltına alınır. Sabah bırakılacağının belirtilmesi üzerine, karakola giden Ahmet Gündem, oğlu İbrahim Gündem’i sorar, ancak kendisine “gözaltına alınmadı” yanıtı verilir.
Bunun üzerine Ahmet Gündem, oğlu İbrahim’in bulunması ile ilgili girişimlerini sürdürür. Hazro Cumhuriyet Savcılığı’na gider. Savcılık, Ahmet Gündem’i yeniden karakola yönlendirir. Bunun üzerine Ahmet Gündem, bir kez daha karakola resmi dilekçe ile başvuruda bulunur. Ancak, yazdığı hiçbir dilekçeye yanıt verilmez. Bu kez Diyarbakır Valiliğine gidip oğlunun akıbetini sorar. Valilikçe aranan karakoldan, “biz almadık” yanıtı verilir. Ardından İl Jandarma Alay Komutanlığı’na giden Ahmet Gündem, burada “Devleti suçluyorsun, devlet böyle şeyler yapmaz’” şeklinde azarlamalara ve tehditlere maruz kalır.
Ahmet Gündem, oğlunun gözaltında kaybedildiğine dair girişmelerini bir süre daha sürdürdü. Ancak bu süre zarfında tehditlere maruz kaldı. 15 Şubat 1993 tarihinde asker ve korucular tarafından evi yakılan Ahmet Gündem, 15 kişiden oluşan aile fertleri ile birlikte Diyarbakır Merkeze göç etmek zorunda kalır.
İbrahim GÜNDEM’in annesi Meyrem GÜNDEM, yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekler. Ne yazık ki Meyrem Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana gibi çocuklarına kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti.
Açıklama, İbrahim Gündem ve tüm kayıp ve faili meçhuller için yapılan oturma eyleminin ardından son buldu.