Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi yöneticileri, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 718’inci haftasında Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi yöneticileri, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 718’inci haftasında Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan aileler, 13 Kasım 1994 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra kaybettirilen Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu.
İHD Amed Şubesi yöneticisi Fırat Akdeniz, Ali Tekdağ hikayesini okudu. Akdeniz, Tekdağ’ın kaybedilme olayına ilişkin eşi Hatice Tekdağ’ın anlatımlarını şöyle aktardı: “13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık ve Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim bir köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler. Bu olaylar olurken, bankanın önünde askerler ve bir trafik polisi vardı. Ateş edilmesine karşın bu şahıslar hiç karışmadı. Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim bizde değilmiş’ dedi. Aynı sıralarda Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem Gazetesi’ne ‘Ben, Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler aileme söyleyin diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana eşim ile ilgili her hangi bir bilgi alamadım.”
Tekdağ’dan o tarihten sonra bir daha haber alınamadığını ve ailesinin akıbetinin ortaya çıkması için yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kaldığına dikkat çeken Akdeniz, “İç hukuk yollarında bir sonuç elde etmeyen aile, davayı AİHM’e taşır. AİHM, Ali Tekdağ dosyasında Türkiye’yi mahkûm eder. Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Ali Tekdağ için adalet istiyoruz” dedi.
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.